[Toplam: 1 Ortalama: 5]

İnterstisyel Sistit Nedenleri Tanısı ve Tedavi Yöntemleri

Daha çok genç kadınlarda görülebilen bu hastalık ağrılı mesane sendromu olarakta adlandırılmaktadır. İdrar kesesinde (mesane) idrarın birikmesi ile göbek altında ağrı meydana gelmektedir. Bunun yanı sıra sık idrara gitme (frequency), sürekli idrarda sıkışıklık hissi, idrar yaparken yanma (disüri), ani sıkışma (urgency) gibi şikayetlerin eşlik ettiği kronik bir hastalıktır.

İnterstisyel Sistit olan hastalarda mesanede bol miktarda iltihap hücreleri görülmektedir. Bu hastalıkta idrar kesesi ve idrar yollarında enfeksiyon bulgusu olmadığı halde idrar kesesi iç yüzeyinde tahriş ve kronikleşmiş iltihap bulunur.

Hastalık 30-40 yaşlarında hafif semptomlarla başlar. Yavaş bir seyirle seneler boyunca devam edebileceği gibi kısa bir zamanda şiddetlenerek yaşam kalitesini ileri derecede kötüleştirebilir.

İleri derecede sıkıntılı hastalarda evden çıkmayı ve günlük aktiviteleri engelleyerek sosyal hayatı olumsuz etkilemektedir.

İnterstisyel Sistit

İnterstisyel Sistit Risk Faktörleri

Kadınlarda erkeklere göre 10 kat daha sık görülmektedir. En fazla 30-40 civarı genç kadınlarda görülmektedir. Ayrıca sistemik lupus eritematozus, fibromyalji, romatoid artrit, kollajen doku hastalıkları, alerjik hastalıklar, irritabl Bağırsak (Hassas bağırsak) sendromu ve ülseratif kolit olan kişilerde görülme sıklığı artış göstermektedir.

İnterstisyel Sistit Nedenleri

Hastalığa interstisyel sistit sebepleri arasında net olarak kesinlik kazanmasa da en çok araştırılan sebepler şunlardır:

interstisyel sistit

  • Enfeksiyon: sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları interstisyel sistite zemin hazırlayabilir. Bununla beraber interstisyel sistit hastalarında sebep olan bir mikroorganizma tespit edilememiştir.
  • Zarar görmüş mesane epiteli: Mesane iç yüzeyini kaplayan ve bariyer görevi gören epitel tabakasının yapısal bütünlüğünün bozulması sonucunda idrar ve diğer zararlı maddeler mesane duvarına ilerleyerek daha büyük ve kalıcı hasarlar meydana gelebilir.
  • Otoimmun reaksiyonlar: otoimmun hastalıklar ile birlikte görülmesi otoimmun reaksiyonların etkili olabileceğini düşüdürmektedir.
  • Mesane duvarındaki sinir liflerinin zarar görmesi

İnterstisyel Sistit Belirtileri

İnterstisyel sistit belirtileri her kişide farklı özellikler gösterir. Hastaların % 90 kadarı 30-40 yaş civarı seksüel aktif bayanlardan oluşmaktadır. Bu nedenle menstruel siklüs, cinsel ilişki sıklığı, sosyal hayat tarzı, birlikte bulunduğu hastalıklar ve yapılan günlük egzersizlere göre şiddeti ve sıklığı değişebilmektedir.

Göbek altında oluşan karın ağrısı mesane içinde biriken idrar miktarı ile ilişkilidir.

Genellikle idrar biriktikçe artan ve tuvalet sonrası azalan ağrı karakterinde görülür.

Aşağıda belirtilen interstisyel sistit semptomları şiddeti hastalar arasında farklılıkar göstermekte olup 3-4 bulgu dışında diğerleri görülmeyebilir.

  • Sık sık idrara çıkma  (frequency)
  • Mesanede sıkışma ile basınç hissi oluşması
  • Gece idrara kalkma (noktüri)
  • Aniden meydana gelen idrara sıkışma hissi (urgency)
  • İdrar yaparken ağrı ve yanma
  • Mesane veya alt karın bölgesinde ağrı
  • Anüs ve perianal bölgede (anüs ile cinsel organlar arasında bulunan bölge) ağrı
  • Pelvis bölgesinde uzun süreli spazm tarzında ağrılar
  • Cinsel birleşme sırasında ağrı ve isteksizlik
  • Depresyon ve ansiyete

İnterstisyel Sistit Tanısı

Dünyanın bir çok ülkesinde İnterstisyel Sistitin tanı ve tedavisi ile ilgili bir çok çalışma yapılmış olmasına rağmen kesin kriterler ortaya konulamamıştır. Yukarıda belirtilen şikayetlerle gelen hastalar dikkatli bir şekilde dinlenilerek öykü alınması çok önemlidir. İnterstisyel Sistitin olabileceği düşünülüyorsa benzer semptomlara yol açan diğer hastalıklar ekarte edilmelidir. Hastalar öncelikle detaylı anamnezi alındıktan sonra fizik muayenesi yapılır. Sonrasında laboratuvar tahlilleri ve sistoskopi yapılarak karar verilir.

  • Öykü: Hastalığın geçmiş öyküsü alınırken özellikle mesane bölgesindeki ağrının karakterinin sorgulanması çok önemlidir. Bunun yanı sıra idrara sık çıkması, ani idrar sıkışması ve şikayetlerinin  süresi sorgulanmalıdır. İşeme günlüğü tutturularak sık sık ve az miktarda idrar çıkışı tespit edilebilir. Semptomların 6 aydan uzun hatta senelerce (ortalama 3-5 yıl) devam ediyor olması İnterstisyel sistit lehinedir.
  • Fizik Muayene: hastaların muayene bulguları genellikle nonspesifik olup tanı koymada katkıları sınırlıdır. Göbek altına bastırmakla mesane ve uyluk iç taraflarında ağrı olabilir. Genital bölgede ve pelvik kaslarda spazm ortaya çıkabilir.
  • Laboratuvar: Genel olarak hastaların çoğunda idrar tahlilleri normal olup iltihab bulgusu olan lökosit ve bakteriye rastlanmaz. Az bir kısmında lökosit görülmekle beraber bakteri bulunmamaktadır. İnterstisyel sistit hastalarında yapılan idrar kültürlerinde üreme olmamalıdır.
  • Potasyum Duyarlılık Testi (PDT): Mesane içine Potasyum klorür( KCL) verilerek yapılan bu testte mesaneden ağrı ve ani sıkışma hissi oluşması beklenir. Eğer mesane yüzeyini örten epitel hücrelerinin yapısı ve bütünlüğü bozulmuş ise mesane içine verilen potasyum epitel hücrelerinin arasında geçerek derindeki dokulara ve sinir uçlarına temas eder. Ağrı, yanma ve sıkışma hissi meydana gelmesi testin pozitif olduğunu gösterir.
  • Sistoskopi: Öykü ve fizik muayene alındıktan sonra en değerli bulgular sistoskopi ile elde edilir. Ucunda kamera bulunan ve içinden kanallar geçen özel bir alet yardımı ile yapılan sistoskopi işleminde mesane içi görüntülenebilmektedir. Mesane içindeki kitleler, taşlar, renk ve anatomik değişiklikler rahatlıkla tespit edildiği gibi biyopsi alınması da mümkün olmaktadır. Hastaların ağrısız, rahat olabilmesi ve girişimsel için genel yada spinal anestezi altında yapılmalıdır.
  • Öncelikle alınan idrar örneğinden kültür ve sitoloji yapılır. Mikroorganizma ve kanser hücresi varlığı araştırılır. Yüzeyden kabarık kitle varlığı ve anatomik değişiklikler araştırılır. Sonrasında mesane serum ile doldurularak genişletilir (hidrodistansiyon). Mesane mukozasında Hunner ülseri ve glomerülasyon varlığı araştırılır. Mesane boşaltıldıktan sonra şüpheli alanlardan biyopsi alınabilir.
  • İnterstisyel sistit sistoskopi bulgularına göre 2 gruba ayrılır. Erken (ülseratif olmayan) tip olan IS hastalarında glomerulasyonlar görülmektedir. Diğer grup olan Klasik (ülseratif) tipte ise Hunner ülseri görülmektedir.

İnterstisyel Sistit ile Karışabilecek Hastalıklar

  • Mesane kanseri
  • Üriner sistem taşları (Böbrek-Mesane)
  • Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu
  • Sistosel - rektosel
  • Nörolojik mesane hastalıkları
  • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
  • Vajinal enfeksiyonlar
  • Endometriozis (kadınlarda), Prostatit (erkeklerde)

İnterstisyel Sistit Tedavisi

İnterstisyel sistit tedavisi yapılırken hedeflenen amaç hastalık sebeplerini ortadan kaldırmaktan ziyade hastaların yaşam kalitesinin arttırılması için ampirik ve palyatif tedavilerle rahatsız edici semptomların azaltılmasıdır. Bu nedenle interstisyel sistit tedavi seçenekleri hastalarda farklılıklar göstermektedir.

Yaş, genel sağlık durumu ve ek hastalıklar, ilaçlara karşı alerjik reaksiyonların varlığı ve mevcut hastalığa ait semptomların şiddetine göre bazen bir tedavi yöntemi bütün semptomları ortadan kaldırabilirken bazı hastalarda iki veya üç yöntemin kombinasyonu ile tedavi mümkün olmaktadır.

IS hastalarında kronik ağrılar ön planda olduğu için bu ağrıları tetikleyebilecek olan sistit, vajinit ve fibromyalji gibi hastalıklar tedavi edilmelidir. Bunun yanı sıra anksiyete ve depresyon sıkça görüldüğü için psikolojik destek planlanmalıdır.

Destekleyici tedaviler: ilk basamakta başlanan tedavi yöntemleri olup bütün İS hastalarına önerilmektedir. Bu yöntemler ile semptomların şiddeti azalmakta, hafif şiddette olan hastalarda semptomları kaldırmak için yeterli olabilmektedir.

Diyet alışkanlıklarının düzenlenmesi: paketlenmiş meşrubatlar, asitli içecekler, kahve, acılı ve baharatlı yiyeceklerin tüketiminin kısıtlanması

Mesane eğitimi: mesane üzerine sıcak uygulama, günlük sıvı alımının düzenlenmesi

Stres ve anksiyetenin azaltılması: psikiyatri uzmanı ve psikolog desteği

Tetikleyici faktörlerin azaltılması: semptomları artırıcı etki gösterin aktivitelerin, sporların ve cinsel ilişkinin kısıtlanması

Oral tedaviler: hastaların ek hastalıkları, ilaç allerjileri, semptomların önceliğine göre ilaç tedavisine başlanır. Analjezikler, antibiyotikler, pentosan polysulfate, antihistaminikler, and antidepresanlar semptomların azaltılması için kullanılar ilaçlardır.

Amitriptilin-Gabapentin: Bu ilaçlar kronik mesane ağrılarının tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Semptomları % 60-70 oranında azaltmaktadır.

Pentozan polisülfat Sodyum (PPS): uluslar arası onayı olan tek ilaçtır. Mesane yüzeyini örten glikozaminoglikan (GAG) tabakasındaki hasarlı ve aşınmış yerleri onararak etki göstermektedir.

Hidroksizin-Simetidin: mesanede mast hücre infiltrasyonu ve alerjik semptomları ön planda olan İS hastalarında en fazla kullanılan Anti-histaminikler ilaçlardır.

İntravezikal tedaviler: Oral ilaçların etki etmediği hastalarda mesane içine FDA onayı tek ajan olan Dimethyl sulfoxide (DMSO) verilmektedir. Anti-inflamatuvar, analjezik, düz kas relaksasyonu ve mast hücre inhibisyonu yaparak etki göstermektedir. Ayrıca Heparin, hyaluronic acid, chondroitin sulfate, pentosan polysulfate gibi maddeler mesane içine verilerek kullanılmaktadır.

Minimal invaziv ve İnvaziv cerrahi tedaviler: önceki tedavilerin yeterli rahatlama sağlamadığı hastalarda minimal invaziv ve İnvaziv tedavi alternatiflerine geçilir.

Mesanenin hidrodistansiyonunun: Anestezi altında 60-80 cm H2O basınçta mesaneye izotonik verilerek genişletilmesi işlemidir. Sistoskopi sırasında Hunner ülseri tespit edilirse koterize edilir. Hastaların yaklaşık olarak yarısında 6 aylık rahatlama sağlar.

Botilinum toksin uygulaması: Sistoskopi sırasında mesane kaslarına botilinum toksini verilmektedir.

Sakral sinir kökü nöromodülasyonu: Ani sıkışma ve sık idrara çıkma semptomlarında düzelme sağlayarak etki göstermektedir.

Siklosporin-A (CyA): Yan etkilerinin fazla olması nedeni ile ileri evre hastalarda tercih edilmektedir.

Cerrahi tedavi (Sistektomi-üriner diversiyon): Yukarıdaki tedavi seçeneklerinin etkili olamadığı hastalarda son çare olarak mesanenin bir kısmı veya tamamı çıkarılarak İS tedavi edilir. Mesanenin tamamının çıkarıldığı hastalarda başarı oranı daha yüksektir. Hastaların yaklaşık % 10 nu cerrahi tedavilere başvurmaktadırlar. Tedaviye rağmen pelvik ağrılar azalsa bile devam edebilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TOP